Hormonlar vücudun kimyasal mesajlarıdır. Endokrin bezlerinde üretilen son derece güçlü kimyasallar olan hormonlar, kan dolaşımı ile vücudu dolaşarak dokulara ve organlara ne yapmaları gerektiğini iletirler. Başta metabolizma ve üreme sistemi olmak üzere vücudun bütün çalışma sisteminin kontrol edilmesini ve düzenlenmesini sağlar.
Hormonal bozukluk bir hormonun olması gerekenden daha az ya da daha fazla olması anlamında gelir. Hormonal dengede meydana gelebilecek en ufak değişiklikler bile vücut üzerinde büyük etki yaratabilmektedir.
Hormon dengesinin zaman içerisinde değişmesi normaldir. Hayatın bazı bölümlerinde bazı hormonlar giderek azalırken bazıları artmaktadır. Ancak bu değişimlerin zamansız olması endokrin sisteminde bir problem olduğunu göstermektedir .
Kadınlarda Hormonal Bozukluklar
Kadınlar için yaşamlarının farklı dönemlerinde hormonal değişimler meydana gelir. Bu dönemler ergenlik, hamilelik, emzirme dönemi ve menopoz olarak ifade edilebilir ve bu dönemlerde hormonal değişikliklerin olması doğaldır. Ancak genellikle diğer değişiklikler bir hastalığın işaretçisidir. En sık rastlanan jinekolojik hormonal bozukluk nedeni polikistik over sendromudur.
Polikistik over sendromu dışında kanser tedavisi, ilaç kullanımı ve daha birçok hastalık hormonal değişikliklere yol açar. Üreme sistemini etkileyen hastalıkların önemli bir kısmı hormonal değişikliklere neden olabilmektedir.
Kadınlarda en sık görülen hormonal bozukluk belirtileri arasında adet döneminin çok şiddetli geçmesi, düzensiz adet görme, vücudun belli bölgelerinde aşırı kıllanma, saç kaybı, vajinal kuruluk, vajinal atrofi, ağrılı cinsel ilişki, baş ağrısı ve gece terlemeleri bulunur.
Belirtiler vücutta meydana gelen hormonal bozukluğa göre değişiklik gösterir. Hangi hormonun seviyesinde değişiklik meydana geldiği teşhis edildikten sonra ona uygun tedavi yöntemi belirlenmektedir.
Erkeklerde Hormonal Bozukluklar
Kadınlarda olduğu gibi erkeklerin de hayatının belli dönemlerinde hormon seviyelerinde değişmeler doğaldır. Ergenlik döneminde ve ileri yaşta hormon seviyelerinde büyük değişiklikler meydana gelir. Erkek gelişiminde testosteron hormonu büyük rol oynamaktadır.
Vücudun yeteri kadar testosteron üretememesi durumunda erkeklerde başta sperm üretimi ile ilgili sorunlar olmak üzere jinekomasti, memede hassasiyet, sertleşme problemli, kas kütlesi kaybı, kemik kütlesi kaybı, konsantrasyonda zorlanma ve sıcak basması gibi çeşitli belirtiler görülür.
Erkeklerde görülen hormonal bozukluklar kısırlık nedeni olabilir. Bu nedenle çift özelinde kısırlık değerlendirmesi yapılırken hem kadınlardaki hem de erkeklerdeki hormonların kontrol edilmesi gerekir.
Her hamileliğin hem anne hem de bebeğin sağlığı açısından takip edilmesi gerekmektedir. Sağlık riskinin bulunduğu durumlarda takip daha sıkı ve detaylı bir şekilde gerçekleştirilmelidir.
Çoğul gebelikte, tekil gebelikte olduğu gibi yüksek tansiyon, hamilelik şekeri preeklampsi, erken doğum ve diğer riskler bulunmaktadır. Çoğul gebeliklerde bu rahatsızlıkların görülme riski daha yüksektir.
Anne adayının genetik yatkınlığı, hamilelikten önce bulunan kronik bir rahatsızlığı ya da hamilelik şekeri gibi hamilelik sürecinde ortaya çıkan bir rahatsızlık gebeliğin riskli olarak değerlendirilmesine neden olabilmektedir.
Vajinal doğumlarda genellikle 24 saat sonra, sezeryan doğumdan sonra ise yaklaşık 48 saat sonra anne ve bebek taburcu edilmektedir. Ancak hem annenin hem de bebeğin genel sağlık durumuna göre bu süre değişiklik gösterebilmektedir.
Kadın ya da erkek üreme sistemini etkileyen çeşitli rahatsızlıklar, çevresel faktörler ve sigara ya da alkol tüketimi gibi bazı gündelik alışkanlıklar kısırlığa yol açabilmektedir.
Yumurta üretimi düzensiz veya nadir olan ya da hiç yumurta üretimi olmayan kadınlarda yumurta hücresinin üretilmesi için yumurtalıkların uyarılmasını sağlayan hormonların kullanılmasıdır.